31 Temmuz 2012 Salı

28 HAFTA SONRA...



28. Hafta:


5., 10. 20. hafta derken uzmanların 3. trimester dediği,  gebeliğin son ve söyleyenlere göre en zor -sanki diğerleri pek kolaydı- dönemi de geldi, doğuma da kaldı 2.5 ay.


Bu hafta oğluşum koca adam oldu artık, araştırmalarıma göre her bir şeyi de tamammış, kaşları bile varmış, artık yağlanıp semirme aşamasındaymış... Bir de kuduruk olmuş, karnımda topu nereden bulmuşsa, her akşam gol oynuyor. Kale de ben oluyorum. Baba da "huhuu! o neydi öyle" diyerek maçı seyrediyor. Tek desteğim, en güzel paylaşımım baba...



Havalar neden bu kadar sıcak, son 10 yılın en sıcak yazı gelmek için beni beklemiş, bir hamile kalsın da görsün demiş... Sadece sıcak olsa başım üstüne, bir de nemli. Kış hamileleri ne şanslılar ah bir bilseler... Yanıyorum, elim ayağım patladı patlayacak şişiyor şişiyor şişiyor, nefes alamıyorum, ciyak! Hele ayaklar, o kocaman, şişmeye, zonklamaya doymayan,  her an infilak etmesinden korktuğum ayaklar. Varlıklarını unutasım var, zonklayarak buna da izin vermiyorlar, bu hafta iyice çirkinleştiler, kocaman tombik tombik, şişik şişik, bi de güneşten yanmışlar, öfff bunlar ne böyle yaaa, artık primadonna hayali tamamen yalan oldu, bu halimle ancak hobbit rolü kapabilirim, çıkar bi ağaca tünerim. :) Bir de sıcaktan sokağa çıkamıyorum, dört duvar arasında kalakaldım, Yazı yaz, araştır, ev işi yap, çamaşır, yemek, bulaşık derken kendimi oyalıyorum da içimde bir his var sanki bu arada bir şeyler kaçırıyorum.


Gebeliğin başından bu güne yaklaşık 10 kilo almışım. Son günlerde "saldım çayıra mode on" ama züğürt tesellisi bağlamında hala normal sınırlar içerisindeyim "oh!".  Plajlarda kendimi hiç böyle hissetmemiştim, giydiğin bikininin altını görememek komik bir şeymiş,  geçen hafta gittiğimiz tatil beldesinde 2 adet duba vardı, biri mavi plastik bir malzemeden, biri de siyah bikinili, yağdan ve göbekten, ben... Siyah ince gösterir dediler aldık da ne oldu...


Bir süredir sabahları ya yerimden kalkamıyor ya da afadersiniz karga yaptığını yemeden 6 gibi uyanıyorum, ortası yok. Bu ortasızlık durumu sadece sabahları olsaydı iyiydi. Yanımda yamacımda gezenlere ben bile acıyorum. Artık hepten marjinal takılıyorum desem doğru olur. Ne dellenmem dellenme, ne yemek yemem yemek yeme, kafa desen hep bi' dünya, ya sevinç taşıyor ya da oturup ağlıyorum, bazen de pek karizmatik biçimde düşüncelerle uzaklara doğru dalıp dalıp gidiyorum (tamam karizma kısmını uzaklara dalma ile özdeşleştirip ben uydurdum, ağzımdan salya akıyor bile olabilir orasını hiç bilemiyorum). Sağolsun yanımdan ayrılmayan kocaya/babaya rağmen manasız yere hayatımda hiç hissetmediğim kadar yalnız hissediyorum. Tüm bu ortasızlık haline sebep omega 3 eksikliği mi, bebekle birlikte değişecek gelecek endişesi mi, bedensel değişimler mi  ya da hepsi birden mi bilemiyorum. Gerçi ben yine iyiyim, çok kötü şeyler yapanlar duydum da mütevaziyim diyelim, hihhih. Şaka bir yana gebeliğin bu haftasında duygu durumu geçtiğimiz aylardan daha iyi olmuyormuş, hiç umutlanmayın...


Son trimester da bol bol süt için diyorlar da aksi gibi önceki haftalarda içen ben şimdi içemiyorum, kemiklerim erimese bari.


Bana kalırsa doktorların kitaplarda, televizyon ve internette tekrarladığı beslenme tavsiyelerini birebir uygulamak çok zor hatta imkansız. Efendim sıksık az az ye, günde 8 öğün "neeey?"  bunun hesaplı bir kısmı sebze, bir kısmı et, bir kısmı süt olsun, şu kadar sayıda meyve, bu kadar sayıda kuruyemiş, bir gün şu meyveden, bir gün bu meyveden "nasıl, nasııııl?". İyi de ben o tavsiyelerdeki kadar yersem ölürüm.  Ama bunu da araştırdım korkuya mahal yok hiç bir bebek öyle kurallı kurallı yemedin diye besinsiz kalmıyor ancak eksik beslenme durumunda anne kendi depolarını bebeğe harcadığı için bitkin ve sağlıksız duruma düşebiliyor, bu da gebeliği ve doğum sonrası dönemi zorlaştırabiliyor, ama bebek besleniyor korkmayın. Asıl önemlisi depolanmayan omega3'ten yoksun kalmamakmış, o da balıkta ve cevizde bol miktarda bulunuyor, yiyin gari. Cici doktorumun söylediğine göre beslenmedeki en canalıcı şeyler faydasız ve kalorili yiyeceklerden uzak durmak, haftalık balık ve et, günlük süt tüketimine özen göstermek,  tek yönlü değil, çeşit yaparak yemek, bol bol su içmek. Bu temel kurallar dışında kendinizi zorlamak da bir başka stres kaynağı olabiliyor, rahat olun artık. Tabi zaten alışılagelmiş bir alışkanlığınız varsa şanslısınız ya da rahatlıkla yapabiliyorsanız helal size bozmayınız. Lafım benim gibi birebir yapamayanlara, mesela günde ancak 2 öğün yemek yiyebilenlere...


Bebek odası geleli 1 hafta oldu, penceresi hiç kapanmadı hep havalanıyor yine de hala mobilya kokuyor. Ama çok güzel oldu, pek de güzel oldu, ne de cici oldu. Bebek eşyaları ne güzel ne güzel...


Odası, arabası, cicileri, ıvır zıvır eşyaları alındı, şimdi bir de beşik de alınacak o zaman oğluşumun çeyizleri tamamlanmış olacak.


Modada bu hafta öne çıkan: Hobbit ayaklar...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder